3 Ocak 2012 Salı

Minibüsler kaldırılacak

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, yakın zamanda minibüslerin kaldırılacağını, taksiciler için ise ortak bir çağrı merkezi kurulacağını söyledi

Megakent ile ilgili olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'tan önemli açıklamalar geldi. Cine5'te yayınlanan 'Ece'nin Konukları' programına katılan Topbaş, "Minibüsler kaldırılacak. Ama minibüs esnafını mağdur etmeyeceğiz. Mesela; bu esnaf otobüs hatlarına yönlendirilecek" dedi. Artık taksilerin caddelerde boş dolaşmayacağını ifade eden Topbaş, "Bir çağrı merkezi kuruyoruz. Bir caddede kaç taksi aracı olacağını merkez kontrol edecek. Araçlar çok güvenli olacak. Kartını okutabilen şoför, kontağı açabilecek. Başkasının kartını okutan, aracı kullanamayacak. Taksilerin içinde panik düğmesine varacak kadar ileri bir yöntem kullanılacak" diye konuştu. Kadir Topbaş, İstanbul'daki trafik sıkıntısıyla ilgili de şu değerlendirmeyi yaptı:

ÖZEL ŞERİTLER...
"Projelerimiz sayesinde bu sorunu 1-2 yıla kadar çözeceğiz. Metro hatları genişletilecek. Yeni metro hatları açılacak, otobüslerin hepsi yenilenecek. Taranmış şeritler yapıyoruz. Otobüsler ve 3 yolcu taşıyanlar bu şeridi kullanacak. Bunları termik kameralar okuyacak. Akıllı kavşaklar yapıyoruz. Bekleme azalacak."

BEYLİKDÜZÜ HATTI BENİ YANILTTI
'Kadir Topbaş, Avcılar- Beylükdüzü metrobüs hattı konusundaki soruları da şu sözlerle yanıtladı: "Beylikdüzü için yıl sonuna söz vermiştim. İlk kez 'Asla Şubat'ı bulmayacak' diye büyük konuştum ve ilk defa böyle bir hata ettik. Ama trafiğin içinde çalışıyorsunuz. Bazı aksaklıklar oldu ve sonuçta süreç uzadı. Ben bu yüzden herkesten özür diliyorum. Çalışmanın Şubat sonuna yetiştirilmesi için uğraşıyoruz."

17 Eylül 2011 Cumartesi

Taksim Meydanı Yayaların


İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, "Taksim Meydanı Yayalaştırılma Projesi"ni oy birliğiyle kabul etti.

Meclis üyelerinin oy birliğiyle kabul ettiği proje kapsamında trafik tamamen yeraltına alınarak Taksim Meydanı'nın Gezi Parkı ile bütünleşmesi sağlanacak.

Meydanın ortasında kalan metro ve füniküler çıkışı da yanlara alınarak yayaların İstiklal Caddesi ve Tarlabaşı Bulvarı'na kesintisiz erişimi gerçekleşecek.

Trafik yer altına iniyor

Meydana çıkan bütün trafik tamamen yeraltına alınarak, Taksim Meydanı ve çevresinde parçalı şekilde bulanan yaya alanları birbirine kesintisiz bağlanacak.

Ulaşımda zaman zaman yaşanan trafik de ortadan kalkacak.

Proje kapsamında, Tarlabaşı Bulvarı; Cumhuriyet Bulvarı araç trafiği, AKM önü ve Taksim'deki Cumhuriyet Anıtı çevresinde bulunan araç yolları yeraltına alınarak, bu alanlar yayalara bırakılacak.

"Oteller Bölgesi" olarak bilenen Talimhane'den İstiklal Caddesi'ne erişim trafiğe takılmadan kesintisiz şekilde sağlanacak. Projeyle 98 bin metrekarelik bir alan yayalaştırılmış olacak.

Tarlabaşı Bulvarı'nın meydana çıkan kısmında bulunan otoparktan itibaren trafik yeraltına alınacak ve Cumhuriyet Caddesi ile Asker Ocağı Caddesi kesişimine kadar devam edecek.

Gümüşsuyu istikametinde ise Atatürk Kültür Merkezi'nden (AKM) başlayarak Sıraselviler Caddesi istikametinde İstiklal Caddesi kesişiminden itibaren araç trafiği yeraltına alınacak. Bölgedeki binalara hizmet götürebilmek amaçlı olarak günün belli saatlerinde açık olacak şekilde servis yolları dizayn edilecek.

Toplu ulaşım raylı sistemler sağlanacak

Taksim'de toplam 38 adet otobüs hattı ile transit geçen 16 adet hattın önemli bir bölümü de Haliç Metro Geçiş Köprüsü ve Marmaray'ın tamamlanmasının ardından kaldırılacak.

Kalan otobüs hatları için AKM otoparkı altında bulunan ve halen hareket amirliği olarak kullanılan alan ile Cumhuriyet Müzesi arkasında bulunan Taksim açık araç otoparkı durak olarak tahsis edilecek. Proje alanı içinde yer alan Taksim Cumhuriyet Anıtı aynen korunurken, tarihi "Taksim Kışlası" da Kentsel Tasarım Projesi ile bir bütünlük içerisinde değerlendirilecek.

Bu arada oy birliğiyle kabul edilen raporun oylanması öncesi CHP Grup Başkan Vekili Fahrettin Kayhan, grup olarak İstanbul'un lehine yapılan projelere destek vereceklerini belirterek, bu projeyi hazırlayanlara teşekkür etti.

15 Eylül 2011 Perşembe

Adile Sultan Sarayı

Sultan Abdülmecid, 1856 yılında satın aldığı konağı, çok sevdiği kız kardeşi Adile Sultan’a yazlık ikametgah olarak vermek istemiştir. Ancak bu isteğini, Sultan Abdülmecid’ten sonra tahta çıkan kardeşi Sultan Abdülaziz yerine getirmiştir. 1861’de Sultan Abdülaziz , eşsiz manzarasına karşılık, harap durumda bulunan konağı yıktırarak, yerine şimdiki sarayı yaptırmıştır. Sarayın mimarının, kesin olmamakla birlikte, tarihsel araştırmalarda "Hassa mimarı Sarkis Balyan ya da aynı aileden Kirkor Balyan" olduğu belirtilmektedir.

Osmanlı Hanedanı içinde divan sahibi tek kadın şair olarak tanınan Adile Sultan’ın, Kandilli’nin imarına katkıda bulunduğu, yoksullara yardım ettiği, eğitim konularına ilgi duyduğu bilinmektedir. Çok sevdiği eşini ve dört kızını genç yaşlarda kaybettikten sonra, bu güzel sarayda oturmak istememiş ve 1868 yılında sarayı terketmiştir.

İkinci Meşrutiyet’in kişi özgürlüğü ve kadın haklarını da kapsayan reformist hareketleri arasında, ilk Meclis-i Mebusan Başkanı Ahmed Rıza Bey ile ilk kadın gazetecimiz olan kız kardeşi Selma Rıza Hanım’ın çabalarıyla Adile Sultan Sarayı bir eğitim yuvasına dönüştürülmüştür.

Ali Rıza Bey, saray restorasyonu için yardım derneklerinden ve varlıklı kişilerden toplanan bağışlar toplanmış, piyangolar düzenlenmiştir. Nihayet rüya, 1916 yılında gerçekleşmiş ve Türkiye’nin ilk yatılı kız lisesi "Adile Sultan İnas Mekteb-i Sultanisi” açılmıştır.

1986 yılında, Saray bir elektrik kontağının neden olduğu yangın sonucu bir gecede harabeye dönüşmüştür. Geçirdiği restorasyonun ardından, Sakıp Sabancı’nın deyişiyle "örnek bir kültür ve sanat merkezi" olarak yeniden toplumun hizmetine girmiştir.

Adile Sultan, Osmanlı padişahlarının otuzuncusu olan II.Mahmud’un kızıdır. 1 Haziran 1826 tarihinde Topkapı Sarayı’nda doğan Adile Sultan’ın annesi Zernigar Sultan’dır. Babası Sultan 2. Mahmud sanatçı kişiliği ile öne çıkmış, özellikle hat ve musiki ile yakından ilgilenmiş bir padişahtı. Adile Sultan sarayda çok iyi bir eğitim görmüş, daha sonra da 1845 yılında Kaptan-ı Derya ve sadrazam Mehmet Ali Paşa ile evlenmiştir. Düğünleri 19’ncu Yüzyıl’ın en muhteşem düğünü olarak tarih sayfalarına geçmiştir.

Her dönemde gündemde kalmayı başaran, asrın birçok siyasi ve idari kararların alınmasında etkisi ve rolü olan, kişilik sahibi, kararlı, duygulu, aile bağları kuvvetli, dindar ve mütevazı bir Osmanlı kadını olan Sultan, kadınların haremden dışa açılmalarına öncülük etmesinin yanında, yardımseverliği ve insan sevgisi ile İstanbullular tarafından çok sevilmiştir. Adile Sultan’ın mektep ve fukara evlerini tamir ettirmesi, çocukların okuması için gayret sarfetmesi, kurumuş çeşmelere su getirtmesi, gelinlik kızlara çeyizler yaptırması halk arasında vefatından çok sonra bile övgü ve taktirle anılmıştır.

Adile Sultan’ın edebiyata karşı özel bir ilgisi ve yeteneği de vardı. Döneminin ünlü kadın şairleri Leylâ ve Fıtnat Hanımlar’dan yetenek ve teknik bakımdan daha az başarılı sayılsa da Adile Sultan özellikle Osmanlı tarihine tuttuğu ışık nedeniyle önemlidir. Babası, annesi, kardeşleri ve çevresi hakkında yazdıkları dönemin saray erkanının ve yönetiminin anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Bunun dışında Adile Sultan’ın önemli bir vasfı da Osmanlı Hanedanı’ndan Divan tertip etmiş tek kadın şair olmasıdır. Özellikle Fuzuli ve Şeyh Galib’e nazireler ve Yunus Emre tarzında hece vezniyle şiirler yazmıştır. Şiirleri teknik bakımdan basit ifadeli gibi görünürse de samimidir. O, bu samimi sözleriyle kardeşi sultan Abdülaziz Han’ın şehit edilmesine de ışık tutmuştur. Ayrıca Muhibbî (Kanuni Sultan Süleyman) Divanı’nın basılmasını sağlamıştır.

Hayatında bir dönüm noktası teşkil eden kayıplarının etkisini şiirlerinde görmek mümkündür; Çocuklarının ve eşinin arkasından hissettiği hüznü çeşitli şiirlerinde yoğun bir biçimde işlemiştir. Aruzun yanı sıra hece vezniyle (ölçüsü) de şiirler yazmıştır. Şiirleri 1996’da "Adile Sultan Dîvânı" ismiyle yayımlanmıştır.

Sultan Abdülmecit, kız kardeşi Adile Sultan’a bir saray yaptırmak üzere Kandilli sırtlarında Tophane Müs’iri Halil Rıfat Paşa’nın konağını ve bahçesini satın almıştır. Ancak saray daha sonra 1876 yılında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır.

Adile Sultan Sarayı, bizzat Adile Sultan tarafından ölümünden önce, 1899’da kız okulu olması isteği ile Milli Eğitim’e bağışlanmıştır.

Adile Sultan hayatının son günlerini Fındıklı’da bugün Güzel Sanatlar Akademisi olan Sahilsaray’da geçirmiştir. 1898 senesi Ocak ayında vefat edince, kocası Mehmed Ali Paşanın Eyyub’deki türbesine defnedilmiştir. Adile Sultan, yetmiş üç sene yaşamış ve bu süre zarfında, İkinci Mahmud, Abdülmecid, Abdülaziz, Beşinci Murad ve İkinci Abdülhamid’in saltanatını görmüştür. Adile Sultan’ın Türbesi halen İstanbul Eyüp’te, Bostan İskelesi yakınındadır.

Adile Sultan Sarayı’nda Yaşam

Adile Sultan, sarayını halkın her kesimden insana, özellikle kadınlara açarak, onların görgü ve bilgilerini artırmalarına, sosyalleşmelerine yardımcı olmuştur. Buraya gelen insanların dertlerini dinlemiş ve onlara yardım etmiştir.
Hanım Sultanlar, devlet görevlisi eşleri, ve yabancı elçilerin eşleri ve kızları da Adile Sultan’ın davetlerinde yer alanlardandı. Sarayda sık sık edebi, dini, ilmi, siyasi sohbetler olurdu.
Saray mutfağının İstanbul’a has en leziz yemeklerinin sunulduğu sofraların ardından, sarayın sazende ve hanendeleri davetlileri mest ederdi.
Adile Sultan Sarayı’ndaki, damağa ve ruha hitabeden bu ziyafetleri dillerde dolaşırdı.

9 Eylül 2011 Cuma

İstanbul'a müjde: Ataköy sahilinde tüm projeler iptal – yeşil alan olacak

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, İstanbulluya müjdeyi verdi. Bayraktar, “Ataköy sahili milli sorumluluk. Tüm yapılanmaları durdurduk, sahili halka açacağız” dedi

Sabah gazetesi için yazan Ali Berber’in haberine göre; Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, TOKİ tarafından 2008 yılında satışı yapılan ve uzun süredir gündemde olan Ataköy sahiliyle ilgili tartışmalara son noktayı koydu. Bayraktar, sahildeki 422 dönümlük alan için verilen tüm ruhsatların, projelerin ve yapılanmaların iptal edildiğini belirterek, yepyeni bir imar planı yapıldığını açıkladı. Yeni plana göre, sahilden içeri 50 metre boyunca yeşil hat çizilecek ve inşaat emsal değeri yarı yarıya düşürülecek. Böylece, bölgenin halkın ulaşımından izole edilmesinin önüne geçilecek ve halkın kullanımına açılacak. Ayrıca sahil boyunca yapılacak yeni yollarla tüm alan halkın kullanımına ve yürüyüşe açık olacak. Ataköy sahilini "Milli sorumluluk" olarak tanımlayan Erdoğan Bayraktar, kararı alırken halkın menfaatini, çevre korumasını ve yeşil alanları halkın kullanıma sunmayı öncelikleri yaptıklarını söyledi.

ÇEYREK ASIRLIK SORUN

Daha önce satış ihalesini kazanan ve proje hazırlayan firmaları tek tek arayarak durumu izah edeceklerini söyleyen Bayraktar, "Onlar belki kabul etmeyecekler. Bize dava açacaklar. Ama biz kararımızı verdik. Yeni imara göre projelerini yapmak zorundalar. Kabul etmeyenlere ve dava açanlara, 'Getirin geri alalım' diyecek ve paralarını iade edeceğiz" diye konuştu. Ataköy sahildeki arsanın 25 yıldan fazla süredir, yap-işlet-devret sistemi ile kiralandığını söyleyen Bayraktar, "Ancak hiçbir zaman buralara yatırım yapılmadı. Sadece mevcut alan kullanıldı. Buralara kongre ve kültür merkezi, halkın kullanımı için sosyal alanlar, yapılacaktı ancak hiçbiri yapılmadı" dedi. Bayraktar, Emlak Bankası'nın kazandığı dava sonucu önce Emlak Bankası'na daha sonra da başkanı olduğu TOKİ'ye geçen alan için çok mücadele ettiklerini, işgalcileri buralardan çıkardıklarını ifade ederken, şimdi de halkın menfaati için kullanıma yönelik adım atmaktan çok mutlu olduklarını dile getirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kendilerine "Sahillere dikkat edin" talimatı verdiğini söyleyen Bayraktar, "Bu konuda Sayın Başbakanımıza da danıştık ve görüşlerine başvurduk" dedi.

TOPKAPI'DAN FLORYA'YA YENİ YAPILANMA

Bakan Erdoğan Bayraktar, Topkapı surlarından Florya'ya kadar olan sahil şeridi için yeni yapılanma projeleri olduğunu ifade ederken, "Mimari yapılanma siluetine aykırı olan ne varsa gereğini yapacağız" diye konuştu.

VATANDAŞ İÇİN UĞRAŞIYORUZ

Bakan Erdoğan Bayraktar, TOKİ Başkanı olduğu dönemde arazinin satışı konusunda başında bulunduğu kurumun çıkarını düşündüklerini çünkü araziyi bedel karşılığı aldıklarını hatırlattı. Bakanlık olarak sahilleri bakanlıkları lehine kullanmayı öncelik edindiklerini belirten Bayraktar, "Halkımızın bu alandan istifade etmesi için biz kendi hakkımızdan feragat ediyoruz" dedi.

1 milyar dolarlık yatırım İmar düzenlemesinde sona geldiklerini ve planı Kültür ve Turizm Bakanlığı'na gönderdiklerini söyleyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, "Yeni imar planı 1 hafta içinde hazır olacak" dedi. Bayraktar, yeni imar planı ile bölgenin özellikle yeşil sahil şeridi ile halkın kullanımına açılacağını ifade ederken, arazinin değerinde bir düşme olmayacağını ve devletin zarar ettirilmeyeceğini söyledi. Bayraktar, yeni imar ile yapılan bina ve proje sayısında düşme olacağını ancak yapılacak yerlerin daha değerli olacağını belirtti. 1 milyar dolar civarında bir yatırım beklediklerini kaydeden Bayraktar, "Yeşilin korunması ve tüm halkın buralardan yararlanabilmesi öncelikli hedef olarak gözetilerek, bu alanlara, otel, kongre ve kültür merkezi, spor alanları yapılacak. Ayrıca Baruthane'nin olduğu yer için de bir müze projemiz var" diye konuştu.

8 Eylül 2011 Perşembe

iett plakasız otobüsleri

Ne zamandır merank etmekteydim.

İstanbul trafiğinde gördüğüm kırmızı renkli, yüksek, gürültüsünden yanınızdakini bile duyamadığınız, kapkara dumanını salına salına gezen, içinde kışın üşüme yazın terleme hizmeti verilen bu Ikarus marka otobüsler nedir?

İnternette yaptığım araştırmaları aşağıda okuyabilirsiniz..

----------------------------

İstanbul Büyükşehir Belediyesi gümrük borcu olan otobüsleri yaklaşık 15 seneden beri ruhsatsız çalıştırıyor. Trafik kaydı olmayan Ikarus marka otobüslerin sigortalı olup olmadığı ise bilinmiyor. İstanbul trafiğinde, gümrük vergisi, yıllık plaka vergileri ödenmemiş ve ruhsatı olmayan plakasız otobüslerle kamuya toplu taşıma hizmeti veriliyor. İstanbul Belediyesi bu uygulamayı yaparken, model uygulaması zorunluluğu getirdiği diğer toplu taşıma işletmecilerine de bir anlamda haksızlık ediyor. Plakasız bir araç dendiğinde ilk akla gelen trafik kaydının olmayışıdır. Trafik kaydı olmayan bir aracın, 2010 Avrupa Başkenti olarak ilan edilen İstanbul trafiğinde işletilmesini nasıl karşılamalıyız ?

Macaristan’dan 1992-1994 yıllarında ithal edilen İkarus marka otobüsler, gümrük vergileri ödenmediğinden, mevzuata göre gümrükten çıkamamıştı. Ne olmuştu, nasıl olmuştu da bu otobüsler, trafik ve gümrük mevzuatına aykırı bir şekilde trafiğe çıkabilmişlerdi ? Adeta içinden çıkılmaz gibi görünen plakasız otobüslerle ilgili olarak İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nden yetkililerle görüştük. Nurettin Sözen döneminde başlayıp R. Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna ve şimdiki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın döneminde hala devam etmekte olan plakasız belediye otobüsleri sorununa yetkililer ne cevap verdi ?

İETT Genel Müdürlüğü’nden yetkili bir isimle yaptığımız görüşmede ilk önce plakasız belediye otobüslerinin var olup olmadığını soruyoruz. Yetkili, bunların 1992–1994 yılları arasında alındığını, gümrük vergileri ödenmediği için plakasız olduklarını dile getiriyor ve bu araçların şu an toplu taşımada kullanılmaya devam ettiğini belirtiyor.İETT Genel Müdürlüğü’ndeki yetkili “Bunlar şu anda gümrüğün aracı, gümrükte görünüyor. Dolayısı ile plaka alamıyorsunuz. Plaka almak için geriye dönük bir sürü ödeme yapılması lazım” deyince, akıllara bu araçların gümrükten nasıl çıkartıldığı sorusu geliyor.

İETT Genel Müdürlüğü’nden görüştüğümüz başka bir yetkiliye bu soruyu soruyor, otobüslerin gümrükten ‘Yed-i Emin’le alındığını öğreniyoruz. Bunun üzerine Yed-i Emin’in ne olduğunu araştırdığımızda, bir malı mülkiyetine geçirmek maksadıyla değil, sahibinin naibi olarak, sahibine gerektiğinde iade etmek maksadıyla elinde bulunduranlara dendiğini öğreniyoruz. Fakat İstanbul Büyükşehir Belediyesi gümrük vergileri ödenmemiş, ruhsatı alınmamış, trafikte kaydı bulunmadığı için plakası olmayan araçları adeta mülkiyetine geçirmiş gibi çalıştırmaya devam ediyor.

Ayrıca Trafik Kanunu’na göre plakasız araçların trafik sigortasının yapılıp yapılmayacağını sorduğumuz bir yetkili, plakasız aracın, trafik kaydı olmadığı anlamına geldiğini belirtiyor. Trafik kaydı olmayan bir aracın da trafik sigortasının yapılamayacağını söylüyor. Yetkili ayrıca bu araçların herhangi bir kazaya karışması halinde de kaza tutanağını sadece polislerin tutabildiğini dile getiriyor. İstanbul trafiğinde toplam 2 bin 795 adet belediye otobüsünden 1100 adede yakınının plakasız olduğu düşünülürse, her gün binlerce insanin trafik sigortası olmayan otobüslerle, şehir içi trafiğinde seyahat ettiği gerçeği ortaya çıkıyor.

Başka bir açıdan bakıldığında da toplu taşıma yapan tüm işletmecilerin plakasız trafiğe çıkması mümkün değilken Büyükşehir belediyesi’nin uygulamadaki kanundan muaf tutulduğu görülüyor. Konu ile ilgili görüştüğümüz bazı vatandaşlar ise, “Belediyenin hizmet etmek amacıyla yaptıkları doğru ancak bunu yaparken yasaları ihlal etmesi ya da özel izinlerle uygulamaları meşrulaştırma yoluna gitmesi doğru değil. Bu, taşımacılıkta çifte standardı da beraberinde getirir. Bu da bazı sakıncalar doğurur” görüşünde birleşiyorlar.

kaynak:http://www.kamyontr.com/plakasiz-iett-otobusleri-ikarus.html

----------------------------

İstanbul Büyükşehir Belediyesi gümrük borcu olan otobüsleri yaklaşık 15 seneden beri ruhsatsız çalıştırıyor. Trafik kaydı olmayan Ikarus marka otobüslerin sigortalı olup olmadığı ise bilinmiyor.

İstanbul trafiğinde, gümrük vergisi, yıllık plaka vergileri ödenmemiş ve ruhsatı olmayan plakasız otobüslerle kamuya toplu taşıma hizmeti(!) veriliyor. İstanbul Belediyesi bu uygulamayı yaparken, model uygulaması zorunluluğu getirdiği diğer toplu taşıma işletmecilerine de bir anlamda haksızlık ediyor...

Plakasız bir araç dendiğinde ilk akla gelen trafik kaydının olmayışıdır. Trafik kaydı olmayan bir aracın, 2010 Avrupa Başkenti olarak ilan edilen İstanbul trafiğinde işletilmesini nasıl karşılamalıyız?

Macaristan’dan 1992-1994 yıllarında ithal edilen İkarus marka otobüsler, gümrük vergileri ödenmediğinden, mevzuata göre gümrükten çıkamamıştı.

Ne olmuştu, nasıl olmuştu da bu otobüsler, trafik ve gümrük mevzuatına aykırı bir şekilde trafiğe çıkabilmişlerdi?

Adeta içinden çıkılmaz gibi görünen plakasız otobüslerle ilgili olarak İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nden yetkililerle görüştük.

Nurettin Sözen döneminde başlayıp R. Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna ve şimdiki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın döneminde hala devam etmekte olan plakasız belediye otobüsleri sorununa yetkililer ne cevap verdi?

İETT Genel Müdürlüğü’nden yetkili bir isimle yaptığımız görüşmede ilk önce plakasız belediye otobüslerinin var olup olmadığını soruyoruz. Yetkili, bunların 1992–1994 yılları arasında alındığını, gümrük vergileri ödenmediği için plakasız olduklarını dile getiriyor ve bu araçların şu an toplu taşımada kullanılmaya devam ettiğini belirtiyor.

İETT Genel Müdürlüğü’ndeki yetkili “Bunlar şu anda gümrüğün aracı, gümrükte görünüyor. Dolayısı ile plaka alamıyorsunuz. Plaka almak için geriye dönük bir sürü ödeme yapılması lazım” deyince, akıllara bu araçların gümrükten nasıl çıkartıldığı sorusu geliyor.

İETT Genel Müdürlüğü’nden görüştüğümüz başka bir yetkiliye bu soruyu soruyor, otobüslerin gümrükten ‘Yed-i Emin’le alındığını öğreniyoruz.

Bunun üzerine Yed-i Emin’in ne olduğunu araştırdığımızda, bir malı mülkiyetine geçirmek maksadıyla değil, sahibinin naibi olarak, sahibine gerektiğinde iade etmek maksadıyla elinde bulunduranlara dendiğini öğreniyoruz.

Fakat İstanbul Büyükşehir Belediyesi gümrük vergileri ödenmemiş, ruhsatı alınmamış, trafikte kaydı bulunmadığı için plakası olmayan araçları adeta mülkiyetine geçirmiş gibi çalıştırmaya devam ediyor.

Ayrıca Trafik Kanunu’na göre plakasız araçların trafik sigortasının yapılıp yapılmayacağını sorduğumuz bir yetkili, plakasız aracın, trafik kaydı olmadığı anlamına geldiğini belirtiyor. Trafik kaydı olmayan bir aracın da trafik sigortasının yapılamayacağını söylüyor.

Yetkili ayrıca bu araçların herhangi bir kazaya karışması halinde de kaza tutanağını sadece polislerin tutabildiğini dile getiriyor.

İstanbul trafiğinde toplam 2 bin 795 adet belediye otobüsünden 1100 adede yakınının plakasız olduğu düşünülürse, her gün binlerce insanin trafik sigortası olmayan otobüslerle, şehir içi trafiğinde seyahat ettiği gerçeği ortaya çıkıyor.

Başka bir açıdan bakıldığında da toplu taşıma yapan tüm işletmecilerin plakasız trafiğe çıkması mümkün değilken Büyükşehir Belediyesi’nin uygulamadaki kanundan muaf tutulduğu görülüyor.

Konu ile ilgili görüştüğümüz bazı vatandaşlar ise, “Belediyenin hizmet etmek amacıyla yaptıkları doğru ancak bunu yaparken yasaları ihlal etmesi ya da özel izinlerle uygulamaları meşrulaştırma yoluna gitmesi doğru değil. Bu, taşımacılıkta çifte standardı da beraberinde getirir. Bu da bazı sakıncalar doğurur” görüşünde birleşiyorlar.

Zekai EROĞLU
www.tasimacilar.com

22 Ağustos 2011 Pazartesi

İstanbul bisiklet şehri oluyor- 1004 km yol geliyor

İstanbul bisiklet şehri oluyor- 1004 km yol geliyor

Avrupa'nın bir çok şehrinde görülen bisiklet hizmeti uygulaması İstanbul'da da başlıyor...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) iştiraki İSPARK, seçilen iki pilot bölge Sultanahmet ve Beyazıt’a kiralık bisikletler yerleştirdi. İSPARK yetkililerinin verdiği bilgiye göre, İBB de kentte bisiklet yolları yapılması için birkaç ay içinde ihaleye çıkacak.

Bisikletli ve Yaya Ulaşım Sistemi kapsamında güzergâhlar seçen İBB, yapılan çalışmalar neticesinde, İstanbul’un neresinde bisiklet yolu olabileceğini saptadı.

İSPARK yetkilileri, öncelikli bölgelerin seçildiğini ve bisiklet yollarının yapımı için planlamaların başladığını bildirdi. İBB’nin 2008’de yaptığı planlamaya göre de, Anadolu yakasında 363, Avrupa yakasında 641 kilometre olmak üzere, İstanbul çapında toplam 1004 kilometre bisikletli ve yaya yolu yapılması öngörülüyor.

Öncelikli güzergâhların 4 seviyeye ayrıldığı planlamada, ilk etapta, 1. ve 2. öncelikli güzergâhlar arasından yaklaşık 24 kilometre uzunluğundaki Bakırköy İDO İskelesi-Alibeyköy arası, yaklaşık 4.5 kilometre uzunluğundaki Eminönü- Beşiktaş Meydanı arası ve yaklaşık 32.5 kilometre uzunluğundaki Üsküdar- Kartal arası yolların imalatının yapılması düşünülüyor.

İSPARK yetkilileri, deneme amaçlı yola çıktıklarını belirterek, Türkiye’de ilk kez Kayseri’de başlayan kiralık bisiklet uygulamasının ilgi görmemesi sonucu kentten getirilen bisikletlerin İstanbul’da kullanıldığını ifade etti.

Yetkililer 35-40 civarında bisikletin Sultanahmet ve Beyazıt merkezli olarak kiralanacağını, ilk aşamada ücret alınmayacağını söyledi.

Takip eden dönemde ise yine ilk yarım saat ücretsiz olmak üzere, saati 1 ya da 2 liradan kiralama yapılması öngörülüyor. Günlük, haftalık ve aylık tarifeler ise henüz belirlenmedi.

21.Ağustos2011 (haberturk)

18 Nisan 2011 Pazartesi

Belediye otobüsünde ahlak bekçiliği

17 Nisan akşamı Taksim-Sarıyer seferini yapmaya hazırlanan İETT otobüsü şoförünün hemen arka koltuğunda kol kola oturan genç çifte “Burası seks otobüsü değil” diyerek hakaret etmesi ve zor kullanarak otobüsten indirmesi internette ortalığı birbirine kattı. Olayı kabul eden İETT, otobüs şoförü hakkında inceleme başlatıldığını açıkladı.

Aynı zamanda Ekşisözlük yazarı olan ve otobüsten indirilen yolcunun yazdığı bilgilere göre olay şöyle gelişti:
17 Nisan’da Taksim’den saat 22:55’te Sarıyer istikametine doğru yola çıkmaya hazırlanan 25T numaralı İETT otobüsünün şoförü yolcular arasında bulunan ve kendisinin arkasında kol kola oturan genç çifte “Burası seks otobüsü değil” diyerek saldırdı ve gençlerin aşağı inmesini istedi.

Şoför gençlerin otobüsten inmemesi durumunda sefere çıkmayacağını söyleyerek kontağı kapattı ve beklemeye başladı.

Bazı yolcuların duruma itiraz etmesi üzerine gerginlik artarken genç çift ve yolculardan bir kişi aşağı indi. Otobüsten inip şoföre tepki gösteren yolculara ise yine yolcular arasında bulunan başka bir kişi tekme ve tokatla saldırdı.

Otobüsten indirilen ve darp edilen yolcular şikayetçi olmak için önce polise sonra da İETT hat amirliğine başvurdu.

İETT: "ŞOFÖRE GEREKEN CEZA VERİLECEK"

Olay internet üzerinden hızla yayılırken Hurriyet.com.tr’nin ulaştığı İETT yetkilileri şoförün davranışının çok yanlış olduğunu ve gerektiği cezayı alması için incelemenin başlatıldığını açıkladı.

Yetkililer, İETT’nin bu konularda çok hassas olduğunu, şoförlerin üniversite ortamında öfke kontrolü ve stres yönetimi eğitimi aldığını ve benzer olayların tekrar yaşanmaması için ellerinden gelenleri yapacaklarını vurguladılar.

OLAYI ANLATTILAR

Olayın mağdurlarından Onat Baş ise ntvmsnbc’ye olayı şu şekilde anlattı; “Kız arkadaşım yurtta kalıyor ve onu yurda yetiştirmek için biz genellikle aynı otobüsü kullanıyoruz. Dün gece de otobüse bindik. Ben kız arkadaşıma sadece sarılmıştım. Kısa bir süre sonra şoför bize dönerek, ‘İnin lan arabadan, burası şey yapma yeri değil’ dedi. Ben ilk önce şoke oldum. Ardından, ‘Ne yapma yeri değil, açık konuş’ dedim. Şoför de bana, ‘Seks yapma yeri değil’ cevabını verdi.

Bu sırada otobüse binen başka bir yolcu şoföre böyle konuşamayacağını, söyleyerek bana destek verdi. Şoför ise otobüsü hareket ettirmeyeceğini, bizim inmemiz gerektiğini söyledi. Bir süre bizi sözle tacize de devam etti. Sonunda biz ve bizimle birlikte şoförle konuşan arkadaş otobüsten indik. Fakat şoför otobüsü hareket ettirmedi ve sonrasında o da otobüsten indi.

‘ADIMI VERMEM, PLAKA ORADA’

Kendisine gidip adını sordum. Bana adını vermedi ama otobüsün plakasını alabileceğimizi söyledi. Ben şoförün fotoğrafını çekmeye çalışırken kaçtı. Ben de otobüsün plakasını çektim ve birden ortalık karıştı. Bir arbede oldu. Bize yardım eden arkadaş darp edilmeye başlandı. O sırada birileri araya girdi.

Kız arkadaşım da yurda geç kaldığı ve daha geç kalırsa sorun yaşayacağı için metroya gittik. Bize yardım eden arkadaşa baktık bulamadık ama şans eseri bu sabah kendisiyle internet üzerinden haberleştik.”

Baş, ayrıca konuyla ilgili İETT’ye şikayette bulunduğunu da açıkladı.

‘DEVLET MALI KEYFİ KULLANILMAZ’

Olayda genç çifte destek veren Gökçe Koç da yaşadıklarını ntvmsnbc’ye şöyle aktardı; “Ben üniversite öğrencisiyim ve yurduma gitmek için otobüse binerken şoförün genç bir çifti taciz ettiğini duydum. Kendisine bunu yapmaya hakkı olmadığını söyledim. Sonrasında otobüsü hareket ettirmesi gerektiğini, devlet malını keyfi kullanamayacağını aktardım. Şoför ise genç çifti işaret ederek, ‘Siz inmeden gitmem’ demeye ve kendince söylenmeye devam etti.

Ben sonunda mağdur olan arkadaşa olay büyümeden inmemiz gerektiğini belirttim. İlk başta kabul etmese de sonrasında indik. Fakat, şoför hareket etmedi. Bize laf söylemeye devam etti ve ardından otobüsten kendisi de indi. O sırada ben de sinirlenerek otobüse vurdum ve, ‘Bu otobüs ne bizim, ne senin ne de Recep Tayyip Erdoğan’ın. Bu Atatürk’ün kurduğu ülkenin otobüsü’ dedim.

‘BANA VURMAYA BAŞLADILAR’

O esnada kim olduğunu bilmediğim ama sivil giyimli biri gelerek bana, ‘Sen devlet malına nasıl zarar verirsin’ dedi ve vurmaya başladı. Ben telefonu korumaya çalışırken gözlüğüme ve kafama bir kaç yumruk aldım. O sırada başımı eğdim. Bana kimler vurdu açıkcası göremedim.

Ardından Taksim’deki bir polis aracına gidip olayı anlattım. Bana meydanda bulunan asayiş ekiplerine gitmemi söylediler. Asayiş ekipleri ise durumu anladıklarını ama yapılması gerekenin 155’i aramak olduğunu ya da İETT Hareket Amirliği’ne şikayet etmem gerektiğini belirtti.

‘ŞİKAYETİM DİKKATE ALINMADI’

Hareket amirliğine gittiğimde 10 dakika beklettiler ve sonunda bir A4 boyutunda fotokopi kağıdı verdiler ancak şikayetim alınmadı. Ben de bu sabah İETT’ye bir şikayet maili attım” diyerek olayı anlattı.

16 Nisan 2011 Cumartesi

Acil yardım araçlarına yol verelim.

Az önce İstanbul trafiğinde bir itfaiye aracına yol verilmediğine şahit oldum. İstanbul' da trafikte seyreden araç sürücülerinin ne ambulanslara ne de itfaiye gibi acil yardım araçlarına gereken hassasiyeti gösterip yol verdiklerini hiç görmedim.

Acaba kendi evleri işyerleri yanıyor olsa ya da kendilerine veyahut bir yakınlarının canına zarar gelse itfaiye ve ambulans araçlarına böyle davranılmasına nasıl tepki verirler merank ediyorum.

Dileğim; herkes acil yardım araçlarına gereken hassasiyeti göstersin ve yardımcı olsun.

Aşağıda Almanya' da bir ambulansın yaralıya ulaşmak için katettiği güzergahı ve diğer araç sürücülerinin arabalarını en kısa süre de ve durarak yol verdiğini izleyebilirsiniz.

Umarım hepimize örnek olur.

günlük istanbul yeniden aktif

Uzun zamandır yollardan uzak olduğum ve vaktim olmadığı için pek yazı girememiştim. Şimdi işim gereği İstanbul' da seyahatlerime yeniden başladım.

İstanbul şehir içi seyahatlerimde gördüklerimi ve yaşadıklarımı yeniden sizlerle paylaşmak istiyorum.

Takip ettiğiniz için teşekkür ederim.

8 Kasım 2010 Pazartesi

İSTANBUL TOPLU TAŞIMA TARİFESİNDE YENİ DÜZENLEME



İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü, toplu ulaşım hizmetlerinin sürdürülebilir olmasını sağlamak için hizmet bedelinin vatandaşlarımıza olabildiğince az yansıtılması anlayışı içindedir.

Kurumumuz en son tarife düzenlemesini 1 Haziran 2009 tarihinde yapmıştır. Ancak aradan geçen yaklaşık 17 aylık süre içerisinde hizmete esas teşkil eden girdi fiyatlarında (akaryakıtta yüzde 25, işçilikte yüzde 12) önemli oranlarda artış kaydedilmiştir. Dolayısıyla kurumsal gelir-gider dengesini sağlayabilmek amacıyla yaklaşık yüzde 10`luk bir tarife artışı hasıl olmuştur. Yeni tarifenin artış oranı söz konusu dönemde gerçekleşen enflasyon oranı da dikkate alınarak hesap edilmiştir.

Ulaşım Koordinasyon Merkezi`nin (UKOME) kararıyla İETT ve Özel Halk Otobüsleri ile raylı ve deniz ulaşım sistemlerinde uygulanacak ücret tarifesi yeniden düzenlenmiştir. 30 Ekim 2010 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olan yeni ücret tarifesi ise aşağıdaki gibidir.

YENİ ÜCRET TARİFESİ:

A- İETT ve ÖZEL HALK OTOBÜSLERİ, TÜNEL, NOSTALJİK TRAMVAY, İDO ŞEHİR HATLARI VAPURLARI,
ÖZEL DENİZ MOTORLARI ve RAYLI SİSTEMLERDE :

ELEKTRONİK BİLET (AKBİL-ELEKTRONİK KART)
- Tam : 1,65 TL
- İndirimli
- Öğrenci : 0,95 TL
- Diğer : 1,10 TL

MAVİ KART (AYLIK)
Tam : 120 TL
İndirimli
- Öğrenci : 60,00 TL
- Diğer : 70,00 TL

ELEKTRONİK BİLET İLE AKTARMA
- Tam : 0,85 TL
- İndirimli
- Öğrenci : 0,35 TL
- Diğer : 0,45 TL

B-İDO ŞEHİR HATLARI VAPURLARI ve RAYLI SİSTEMLERDE :
Jeton : 1,75 TL

1. ADALAR ŞEHİR HATLARI:
Akbil : 2,75 TL
İndirimli Akbil : 1,90 TL
Jeton : 3,50 TL

2. DENİZ OTOBÜSLERİ:
BOSTANCI-KABATAŞ, BOSTANCI-BAKIRKÖY
Akbil : 4,40 TL
İndirimli Akbil : 2,92 TL
Jeton : 6,50 TL

KABATAŞ-ADALAR
Akbil : 6,00 TL
İndirimli Akbil : 4,40 TL
Jeton : 7,50 TL

BOSTANCI-ADALAR
Akbil : 3,60 TL
İndirimli Akbil : 3,05 TL
Jeton : 4,50 TL

C- İETT ve ÖZEL HALK OTOBÜSLERİ, TÜNEL, NOSTALJİK TRAMVAY, İDO ŞEHİR HATLARI VAPURLARI, ÖZEL DENİZ MOTORLARI ve RAYLI SİSTEMLERDE SINIRLI KULLANIMLI ELEKTRONİK BİLET
- Tek geçişlik bilet : 2,50 TL
- İki geçişlik bilet : 5,00 TL
- Beş geçişlik bilet : 12,00 TL
- On geçişlik bilet : 23,00 TL

METROBUS`TE YENİ ÜCRET SİSTEMİ
Ayrıca Avcılar-Söğütlüçeşme arasında hizmet veren metrobus hattında, işletmesine başlamadan önce planlanan, ancak teknolojik altyapı yetersizliğinden uygulanamayan kademeli ücretlendirme sistemine geçilmiştir.

Buna göre ilk üç durak için tam 1,35 TL, indirimli öğrenci 0,80 TL, diğer indirimli 0,95 TL, üç duraktan sonra tam 1,95 TL, indirimli öğrenci 0,95 TL, diğer indirimli (öğretmen, öğretim üyesi, 60 yaş üstü) 1,10 TL olarak ayarlanmıştır. Aylık mavi akbillerde ise ilk üç durak için bir biniş, üç durak sonrası için 2 biniş düşülecektir.

Metrobusu kullanmadan bu güzergahta seyahat edenler Boğaz geçişinde iki bilet olmak üzere toplam üç bilet karşılığı yolculuk yapmaktadırlar. Bunun karşılığı, tam yolculuklarda 4.95 TL, aktarma avantajı ile 4.15 TL, indirimli yolculuklarda ise 2.85 TL aktarma avantajı kullanıldığında ise 2.25 TL`dir.

Metrobus uygulamasındaki yeni ücret sistemi ile Avcılar-Söğütlüçeşme arasında boydan boya seyahat eden tam akbilli yolcular 1.95 TL, öğrenci indirimli akbilli yolcular ise 0.95 TL ve diğer indirimli akbilli yolcular (öğretmen, öğretim üyesi, 60 yaş üstü) ise 1.10 TL ödeyeceklerdir.

Metrobüsle seyahat eden yolcularımız, metrobusten sonra başka bir ulaşım otoritesinin aracını kullandıkları takdirde aktarma ücreti ödeyerek seyahat edebileceklerdir.
Bu yolcuların ekonomik avantajları tam biletli yolcular için yüzde 60, indirimli biletli yolcular için ise yüzde 53 olacaktır. Aktarmalar göz önüne alınarak hesaplandığında ise yolcu avantajı, tam biletli yolcularda yüzde 51, indirimli biletli yolcularda ise yüzde 57 olmaktadır.

Özellikle Avcılar-Mecidiyeköy arası seyahat eden yolcularımız için metrobus sistemine paralel olarak çalışan 78M (Avcılar Metrobuüs Durağı - Mecidiyeköy) ve 120M (Mecidiyeköy-Söğütlüçeşme-Kadıköy) numaralı hatlarımız ile yolcularımıza alternatif ulaşım imkanı sunulmakta ve yoğunluğuna göre araç sayısı arttırılmaktadır.

İstanbul'da taksiye %14 zam

Taksi ücretlerine yüzde 14 oranında zam yapıldı; açılış ücreti değişmedi.

İstanbul'da taksi ücretlerine yüzde 14 oranında zam yapıldı.

İstanbul Taksiciler Esnaf Odasının zam talebini değerlendiren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME), İstanbul'da hizmet veren 17 bin 395 taksicinin uyguladığı ücret tarifesine yüzde 14 oranında zam yaptı.

Buna göre, taksimetre ücreti kilometre başına 1,4 TL'den 1,6 TL'ye çıkarken, taksimetre açılış ücretinde ise bir artışa gidilmeyerek 2,5 TL'de kaldı.

Yeni tarifenin, kararın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından onaylamasından sonra yürürlüğe gireceği bildirildi.

15 Ocak 2010 Cuma

"Gittiğin kadar para öde" dönemi başlıyor


İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı, metrobüs ücretleriyle ilgili çalışmaların devam ettiğini belirterek, “Metrobüslerde mesafeli ücretlendirmeyi uygulamayı planlıyoruz. Bu sistemde yolcular, gittikleri kadar ücret ödeyecekler” dedi.

Anadolu Ajansı İstanbul Bölge Müdürlüğünü ziyaret eden Baraçlı, İETT'nin bu yıl otobüslerin yenilenmesi ve hizmet kalitesinin arttırılması gibi farklı projeleri hayata geçireceklerini söyledi.
Raylı sistemlerle ilgili yatırımların 2010 yılında devam edeceğini ifade eden Baraçlı, şöyle konuştu: “Metrobüs ile ilgili çalışmalarımız artarak devam ediyor. Metrobüsle ilgili olarak, değişik hatlarda metrobüs olabilir mi, olamaz mı konusunda çalışmalarımız var. İlk etapta halkımızın istediği Avcılar-Beylikdüzü hattıyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. 2010 yılında bu hatla ilgili projeler başlatabiliriz. Çevreye duyarlı otobüsler almayı planlıyoruz. Bu otobüslerle ilgili 2010 yılında ilk etapta 100 adet otobüs alma düşüncemiz söz konusu. Bunun için finansman modelleri oluşturmaya gayret gösteriyoruz.

“2010 YILI HEDEFİMİZ HİZMET KALİTESİ”

Baraçlı, Otogar-Olimpiyat Köyü Metrosu Projesi'nin büyük bir bölümünün 2010 yılında tamamlanacağını belirtti.
Bazı hizmetleri uç noktalara ulaştırabilmek için garaj ve parklarla ilgili çalışmaların sürdüğünü anlatan Baraçlı, Anadolu ve Avrupa yakasında yeni park yerleri araştırdıklarını ifade etti. Ölü kilometre maliyetlerinin çok yüksek olduğunu, bu maliyetleri minimum hale getirebilecek park alanları oluşturma gayreti içinde olduklarını söyleyen Hayri Baraçlı, şunları kaydetti:
“Metrobüs hattında 335 aracımız var, ortalama 300 araçla hizmet veriyoruz. Bizim için hedef, İstanbul halkına hızlı, güvenli, konforlu bir ulaşımı sağlayabilmek. Bu çerçevede metrobüs bizim için çok önemli bir proje. 600-700 bin civarında yolcu taşıyoruz. Bizim hedefimiz çok yolcu taşımak değil, konforlu ve daha rahat şekilde yolcuları istedikleri mekanlara ulaştırabilmek.
2010 yılında hedeflediğimiz en önemli çalışmalardan bir tanesi, hizmet kalitesiyle ilgili faaliyetler. Bu nedenle biz halkımızın, araçlarımızla daha kaliteli hizmet alabilmesi için neler yapabiliriz konusunda çalışmalarımızı yürütüyoruz. Biz diyoruz ki sadece hızla kıyaslamayalım, hizmet kalitesi, konfora ve güvene de endekslersek İstanbul halkını daha çok memnun etmiş oluruz.”

İSTANBUL'DAKİ TRAFİK YOĞUNLUĞU

İETT Genel Müdürü Baraçlı, şehir trafiğine her gün 400-500 civarında yeni aracın katıldığını, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ulaşımla ilgili hayata geçirdiği projelerin bu trafiğin biraz daha rahatlamasını sağladığını söyledi.“Kamusal kültürümüzde toplu taşımanın özendirilmesini değil, kamu tarafından sevilmesini ön plana çıkarmamız lazım. O yüzden hizmet kalitesini arttırarak, insanları toplu taşımaya özendirmek istiyoruz” diyen Baraçlı, “Her geçen gün araç ve nüfus arttığı müddetçe çözümleri sadece İETT olarak bulmamız mümkün değil, ama halkımız toplu taşımaya yöneldikçe biraz daha trafikte rahatlama oluyor” görüşünü dile getirdi.

MESAFELİ ÜCRETLENDİRME TARİFESİ

Hayri Baraçlı, “Maliyetlerimizi kontrol edebildiğimiz müddetçe, zamla ilgili bir şey düşünmüyoruz. Ama maliyetlerimiz kontrolümüzün dışında gelişirse, bazı şeyler düşünülebilir. İlk etapta hedefimiz, maliyetleri sınırlayıp kontrol etmek ve İstanbul halkına daha iyi hizmet sunabilmek” dedi.

Baraçlı, metrobüs ücretleriyle ilgili de şu bilgileri verdi:
“Metrobüs ücretleriyle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Metrobüslerde mesafeli ücretlendirmeyi uygulamayı planlıyoruz. Bu mesafeli ücretlendirme içinde yolcular gittikleri kadar ücret ödeyecekler. O yüzden mesafe bazlı hareket edeceğiz. Yolcular belki de tek durak, iki durak gibi mesafelerde daha az ücret ödeme şansına ulaşmış olacaklar.”
İstanbul'da vatandaşların büyük bir bölümünün artık sabah işe gidip, akşam eve dönerken araçlarını garaja bıraktıklarını, bunun kent trafiğini büyük ölçüde rahatlattığını belirten Baraçlı, “Deniz taşımacılığı da bu rahatlamaya etki ediyor. Metrobüsle belki bazı deniz seferlerinin bile kalkmasına sebep olmuş olabiliriz” dedi.
Hürriyet AA

Metrobüs zammına durdurma


İstanbul 10. İdare Mahkemesi metrobüs zammını durdurdu.

10. İdare mahkemesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin metrobüse yaptığı zammın yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. Mahkeme kararın gerekçesi "yapılan zammın haklı gerekçesi yok" "hukuka aykırı" olarak açıklandı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi 16 Kasım'da metrobüs ücretlerine yüzde 33 oranında zam yapmıştı.

Yapılan zamla metrobüste tam bilet 1,5'dan 2 liraya, indirimli bilet 0,85'den 1 liraya yükselmişti.

22 Haziran 2009 Pazartesi

Saatte 1 km hızla köprü trafiği


Şehirdışında geçirdiğim haftasonu, dönüş yolculuğunda işkenceye dönüştü.

Herşey 21 Haziran pazar gecesi 22.30 civarında Fatih Sultan Mehmet Köprüsü trafiğine girmemizle başladı. 15 dakikalık yolu tam 3 saatte gidebildik. Milim milim ilerleyen araçlar, dikkati dağılan şoförler, bencil sürücüler derken oluşan kazalar da bu işkenceyi daha da arttırdı.

Trafiğin yoğun olduğu-olacağı saatler belli olduğu halde beyinsizce hareket edenler yüzünden birçok insan mağdur oldu.

Haftalar öncesinden köprünün bakıma alınacağı bildirildi deniliyor ama köprü bakımdayken alternatif ulaşım kaynaklarını neden değerlendirmediler ve sürücüleri yönlendirmediler?

Cumhuriyet Bayramı kutlamaları nedeniyle akşam Kadıköy' den Aksaray' a 3 saatte gitmiştim. Çünkü hem boğaz tekne trafiği kapalıydı hemde köprü trafiğe kapalıydı. Mantık şu; " Ben kutlamamı yaparım sizi düşünmem, nasıl giderseniz gidin, umrumuzda değil."

Aynı mantık köprüleri bakıma alırken de geçerli..

Sizin yatacak yeriniz yok. Benden söylemesi.

İlgili haber de Hürriyet' te.

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Motosiklet ve Bisiklet


Avrupa' da bisiklet ve motosiklet kullanımı çok yaygın.

Bu ulaşım araçları için özel yollar ve özel yasalar çıkarılmış, kullanımı yaygın hale getirmek için yerel yönetimler tarafından devamlı desteklenmeye çalışılmaktadır.

Fakat bizde trafiğe bisiklet ya da motosikletle çıkmak tam bir işkence halini almaktadır.

İstanbul trafiğinin bence tek çözümü bisiklet ve motosiklet kullanımını yaygın hale getirmektir.

Valimiz,belediye başkanımız ve emniyet müdürümüz motosiklet kullanımına teşvik etseler İstanbul' da trafik olmaz. !!

O zaman en çok yolcu taşıyan bir gemi şirketi olmaz belediyenin..

O zaman deniz aşırı ülkelere hızlı feribot siparişi verip, ordan buraya getirmek için 1000 ailenin 1 senelik mutfak masrafı tutarındaki yakıt bedeli kasalarında durur.. ( tuzla tersanesi varken oraya yaptırmaları da enteresan )

O zaman Hollanda' dan fahiş fiyatlarla metrobüs ve türevlerini ithal etmezler.. ( bursa da cillop gibi otobüs yapan firmalar olduğu halde )

O zaman köprü ücretlerinden pay alamazlar, bedava yapmak zorunda kalırlar..

O zaman ispark para kazanmaz..

O zaman ....

diye gider..

Otobüs' te Taciz


Toplu taşıma araçlarında tacizler sadece erkekler tarafından değil, kadınlar tarafından da yapılır oldu.

Geçmiş zamanlarda özellikle İstanbul' da, kadınlara tacizin adı " fordçuluk " olarak adlandırılıyordu ve çok sayıda vakaalara rastlanır olmuştu. Milenyumda modernleşen İstanbul ve taşıma araçları bu sayıyı azaltsa da özellikle erkeklerin sapık damgası yeme korkusu fordçuluğun azalmasına sebep oldu.

Yine de seyahatlerimde az çok fordçuluğa rastlasam da, bunlar genellikle yanlışlıkla yada kalabalık araçlarda sıkışıklıktan kaynaklanan hadiselerdi.

Kadın yolcuların sıkışık otobüste kendilerine yer verilmesi yada daha geniş bir dikilme alanına sahip olma isteği etrafındaki erkeklere bilerek temas etme ve kötü kötü bakarak ürkütme sebebiyle yaptıklarını çok gördüm ve başıma da geldi.

Ceketimin ucu, çantam, şapkam yada herhangi bir şekilde kadınlara temas etmemeye çalışmak inanın uzun yolculuklarda çok zor. Bu gibi durumlarda hemen inerim otobüsten. Mazallah anlamazsın kadın dönüp sapık diye serzenişte bulunsa bütün yolcularda dayak yeme hadisesi ürkütür beni.

Sayın kadınlar! lütfen toplu taşıma araçlarında yer kapmak yada daha geniş bir alana sahip olmak için erkekleri zor durumda bırakacak hareketler yapmayın.

Biliyorsunuz ki bazı şeyleri elde etmek için vücudunu kullananlara toplumda iyi gözle bakmazlar.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Vatandaş Metrobüs' e El Attı


Ben trafikte yaşadığım birçok olumsuzluk nedeniyle Metrobüs' e takmış durumdayım. Bunu icat eden, satan, alan ve aracılık eden herkesi en içten duygularımla anıyorum !

Buyrun size Hürriyet' ten son bir haber;

Tanesi 1.2 milyon euro olan metrobüsler daha ilk seferlerinde arızalanmış, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bunun 'kapı arızası'ndan olduğunu açıklamıştı. Ancak metrobüslerin üreticisi Hollandalı Phileas şirketi bu görüşe katılmıyor, "26 metrelik metrobüsler 200 kişi taşıma kapasitesine sahip. Biz, balık istifi şeklinde gideceğini düşünmedik" diyor. Bu arada İstanbul'da ulaşım konusunda her gün yeni iklginçlikler yaşanıyor. Vatandaşlar son iki ilginçliği cep telefonlarıyla kaydetti. Birinde arızalanan metrobüs itiliyor, diğerinde ise banliyö treni...

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Yokuşta zorlanan otobüsleri kim yutturdu?

Getirileli henüz 2 ay olmadığı halde “cami avlusuna bırakılan çocuklar gibi garajlara terk edilen” Hollanda üretimi 50 Phileas marka otobüsü Kadir Başkan’a kim yutturdu?

Aslında bize yutturdular.

Sana, bana, ona...

Her biri 2.4 milyon TL değerinde 50 otobüs 120 milyon TL tutuyor. Şimdi 35’i garajda uyukluyor. Acılı kriz günlerinde halkın 84 milyon TL’si güzellik uykusuna yatmış bulunuyor!

Pahalı hızlandırılmış tren!

Başbakan’a üçüncü uçak.
Asfalt ziftçisine avanta.

Belediyeye yürümeyen otobüs!

İstanbul’un berbat trafiğinde özel otomobili olmayan vatandaşları rahat-hızlı-konforlu olarak “işten-eve-evden okula” taşımak için “Metrobüs hattı” projesi yapıldı.

Doğru bir adımdı. Sevindiriciydi.

Türkiye’de 4 büyük boy, 3 de orta boy otobüs üreten fabrika var. Türkiye’nin bu 7 otobüs fabrikası, parça üreten yan sanayi ile dünyanın 110 ülkesine ve özellikle Avrupa’ya otobüs satıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise “Metrobüs hattı”nda yolcu taşısın diye toplam 120 milyon TL ödeyerek Hollanda’dan otobüs ithal etti. Bunlar; tepesi-engebesi-yokuşu olmayan dümdüz kentlerde en fazla 175 kişi, özellikle de turistleri taşısın diye düşünülmüş, boyları da normal standarttan daha uzun otobüsler.

İstanbul yokuşlu kent.

Kalabalık şehir.

350 kişi bindi. Otobüsler yürümedi. Garaja terk edildiler. Otobüslerin parası; onu satan firmanın verdiği finansman kredisi (yani borç) ile alındılar. Hep böyle oluyor. Soygun böyle yapılıyor. Belediyeler, kredi bulup otobüsleri alıyor, sonra o borcu ödeyemiyorlar ve borcu Türkiye Hazinesi yükleniyor. Sen, ben, o, çocuklar, hepimiz bu borcu ödüyoruz. Kim soktu bu otobüsleri İstanbul’a? Bu otobüslerin alınmasına aracılık eden Türkiye temsilcisi kimdir?

Çok mu itibarlı biridir?

Torpili kimdir?
Aracı kim?
Kim soktu otobüsleri?
Kadir Topbaş’dan önceki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, “Bu otobüsleri 2003 yılında bize de satmaya kalktılar, biz reddetmiştik” diyor.

Necati Doğru

Bundan birkaç ay önce metrobüslerin trafiği ne kadar rahatlattığına ! değinmiştim. Ne tesadüf değil mi?

2 saat 20 dakika !

Lale Festivali en güzel nerede kutlanır? Tabii ki Emirgan Korusu'nda.

Belediyelerin bedava lale dağıtma atraksiyonundan ve bir kaç ilçe meydanında gümbür gümbür ayarsız sistemlerle zorla dinletilmeye çalışılan popüler ! müziklerden başka bi' aktivitesine rastlamadığım sönük bir Lale Festivali gözlemlerken serin ama güneşli bir pazar sabahı yola çıktık eşimle. Çıkmaz olaydık çünkü Taksim-Emirgan arası İett yolculuğu tam 2 saat 20 dakika sürdü.
2 saat 20 dakika !
Otobüs ile şehirlerarası yolculuk yapmadık.
Uçak ile ülkelerarası yolculuk da yapmadık.
istanbul içinde bir semtten başka bir semtte gittik. Yazık bu güzelim şehre.

Düzensiz işleyen trafik, bilinçsiz toplu taşımacılık ve kovalak Türk Milleti !

2 şeritli daracık yolun sağına soluna bilinçsizce parkedilmiş araçlar ve sonuna kadar açılmış müzik sistemleriyle arabalarına tıklış tepiş dolmuş yurdum insanı !

23 Nisan 2009 Perşembe

İstanbul Trafiği !

2002 yılında Çamlıca' dan İstanbul' u seyrettirdiğim 30 kişilik toplama turistlere, Acıbadem' de Boğaz Köprüsü trafiği nedeniyle 1 saat beklediğimizde ne diyeceğimi bilememiş, bu kadar trafiği yaratan araçlarda neden sadece şoförleri olduğunu izah etmek inanın ölümden beter gelmişti. "They are is a kovalak" çıktı ağzımdan. "What is kovalak?" "I dont know..."
O zamanlar kovalak ingilizce ne demek bilmiyordum. Şimdi bu satırları yazarken yine düşündüm hatta sözlükleri karıştırdım karşılığını bulamadım.

Sabahları işe özel otosuyla gidenler, akşam yine özel otosuyla evine dönenler, haftasonu arabasını boğazda gezintiye çıkaranlar, gece de arabanızla mı yatağınıza giriyorsunuz?

25 Mart 2009 Çarşamba

Durak İşgali !


Otobüs durağı, 5 mt kalaya kadar park etmiş araçlarla dolu olduğundan, durakta bekleyenler gelen otobüsleri göremiyor ve mecburen otobüs geldiğinde yanaşması gereken yere çıkıp akan trafikte gelen otobüslere bakmaya çalışıyorlardı.

Bende yanaştım yanlarına ve durağa dalabilmesi muhtemel taksi ve diğer araçları kollayarak otobüsün gelip gelmediğine bakıyordum.

Aniden "hoop, mop" sesleri ve birinin sırtımdan tutup durağın içine itmesiyle kendime geldim. Arkadan bir araç geri geri gelerek durağın önüne yanaşmaya çalışıyordu ve ben ezilmekten kılpayı kurtuldum. Şoför, bir güzel durağa yanaştırdığı aracından inerek "yolun ortasında ne duruosun kaardeşim" dediğinde, ben şoktan sıyrılarak "senin gibiler durağı işgal ederse bende yolu işgal ederim kardeşim" dediğimde "2 parça mal indiricem, otoparka mı gideyim" dedi.

"Pişkinliğin de bu kadarı olmaz" diyerek gelen otobüse bindim. Ben otobüsün kapısındayken hala arkamdan konuşuyordu ve "insan olun insan" diyerek akbilimi bastım ve ilerledim. Tartışmaya şahit olmuş İett özel halk otobüsü muavini "maganda bunlar uyma abi" dedi. "Arada sizde magandalık yapıosunuz" diyecektim vazgeçtim.

Lütfen otobüs duraklarını işgal etmeyelim.

19 Mart 2009 Perşembe

Tost ve Portakal Suyu


Ellerindeki tepsilerde çay, sahlep, ayran, taze sıkılmış portakal suyu ve tost var.

"yokmueeçayistieenn" ya da "tazieeçayiscaktoaast" diye bağırırlar. Kahvaltı etmemişsindir yada canın çekmiştir. Ver "bi'tostla portakal suyu" dersin. "bortıkalsuyubimiikimiabiee" diye yaran bir soruyla karşılaşırken eline tutuşturulan bardağı görünce içmekten vazgeçer gibi olursun.

Bir elinde tost bir elinde portakal suyu ile oturacak yer ararsın ve tostun sıcaklığını hissetmeye çalışırsın.Nihayet oturdun, uzun zaman önce sıkılmış portakal suyunun posası bardağın dibine çökmüştür ve lezzetide kaçmıştır, pipetle karışıtırırsın ama zevki kaçtı bi'kere.

Sıra gelir sıcaklığını hala hissedemediğin tostuna.Daha ilk ısırışta neden sıcaklığını hissedemediğini anlarsın ve kayış gibi olmuş lokmayı ağzında yumuşatıp yutmaya çalışırsın ki bunun için elindeki mayışmış portakal suyu bile bir işe yaramaz.

öeeykkk.

Çaylar nasıl acaba? Aman kalsın..

Lanet olsun içimdeki tost sevgisine, lanet olsun içimdeki portakal suyu sevgisine..

Kadıköy-Eminönü motorlarında bir daha tost yemek mi? Allah korusun..

Küçücük motorda üşengeçlikten, millete bayat çay, soğuk tost ve saatler öncesinden hazırlanmış bilumum yiyecek ve içecek verenlere ve "tostşimdiieeçıktıiitaziieeçaaeyabiee" diyenlere lanet olsun..

- yukarıdaki resim gerçek bir tost ve taze sıkılmış portakal suyunun resmidir -

18 Mart 2009 Çarşamba

PTT !


Ofisten önce uğramam gereken yerler olduğundan herzamankinden 30 dakika daha erken çıktım evden. Uzun zamandır sabahın 08.00' inde dışarda bulunmamıştım. Serin bir mart sabahı bulutların arasından gülümseyen güneş karşıladı beni ve içim neşe ile yeni günün sevinci ile doldu.
Yolda yürürken 10 kuruş para gördüm alıp cebime koydum. Kısa günün kârı :)

Ptt' ye uğrayıp hesabımdan para çekmem gerenkli. Açılış saatinden önce (serin havada dışarıda üşümesinler diye), kapılar açılmış herkes numarasını almış sıralarını bekliyorlardı. Ptt şubeleri yenilenerek modern bir görünüm kazandı. İşlemler artık eskisinden daha hızlı, elektronik panolar ve güleryüzlü personel ( zaman zaman her işte olduğu gibi asık suratlısı da oluyor ) yeniliğin aynaları sanki. İçeride dokunmatik ekranlı numaratör olmasına rağmen bir kargaşa ile karşılaştım. Daha mesaisi başlamamış memurlar bekleyenlerin sabırsızlığına karşı koyamamış işlemlere başlamıştı ama numaratörü kullanmayıp ben yaşlıyım, benim işe yetişmem lazım ( ee biz de gidiyoruz.herkesin işe yetişmesi lazım ), bi'tarafım ağrıyo beklemeyeyim diyenler nedeniyle ortalık karışır gibi olurken güvenlik görevlisi ve bir gişe memuru herkesi sakinleştirip sıra numaralarına riayet edilmesini sağlayarak görevlerine döndüler.

42 kişi vardı önümde ve tam 30 dakikada sıram gelim işlemlerimi hallettim. Bu esnada benimle ilgilenen memur dekontumda yazandan 200.00 TL fazla para verdi. Parayı sayarken farkettim ve memura "fazla verdiniz, bunu geri alın" dedim. Memur küstah bir tavırla "evet öyle oldu, alayım" derken kendimi bankonun arkasına elimi uzatıp kasasından fazla para çektiğim için suçlu gibi hissettim. Hem kendi dikkatsizliğinden çoluğunun çocuğunun rızkını başkalarına verecek, hem kasası açık çıkıp yöneticilerinin gözünden düşecek diye düşünüp mahcup olup bana teşekkür edeceğine küstahça suçluymuşum gibi davranması canımı çok sıktı.

Hava güzel, sıkıntıları barındıracak gibi değildi. Otobüse binip Karaköy' e geldim ve motorla Kadıköy e giderken kitabımın sayfalarına gömüldüm.

Ptt bu değişimden ötürü bir övgüyü hakediyor. Ufak tatsızlıklar yaşansada sonuçta herşey modernize olmuş. Modernize olmayan tek şey " memur zihniyeti ".

16 Mart 2009 Pazartesi

5. Dünya Su Forumu

16-23 Mart 2009 tarihlerinde bu yılın en önemli etkinliklerinden birine şahit olacak
Her geçen gün yok olma ve acil çözüm stratejilerine duyulan ihtiyaçtan yola çıkarılarak gerçekleştirilecek ''Dünya Su Formu''nda en az 23 konu, İstanbul`da 100 ayrı oturumda ele alınacak.
Değişik ülkede yüzlerce katılımcının iştirak edeceği Dünya Su Formunun, en büyük amaçlarından birinin de, suyun politik gündemdeki önemini artırmak, somut önerileri formüle etmek ve bunların önemini dünya kamuoyunun dikkatine sunmak...
Dünyanın en büyük su organizasyonu olarak tanımlanan ve Dünya Su Konseyi öncülüğünde gerçekleştirilen Dünya Su Forumuna katılımcı sayısı da giderek artıyor. Yaklaşık 20 bin kişinin ağırlanacağı Dünya Su Forumuna, çok sayıda ülkenin Devlet Başkanları ile Su ve Çevre Bakanlarının da katılması bekleniyor.

Boğaz Trafiği

Soğuk bir haftasonundan sonra, serin ama güzel bir iş sabahında uyanıp, ender rastlanan bir heyecanla ofisinize gitmek isterseniz hep bir aksilik çıkar.

Dünya Su Forumu nedeniyle ülkemize gelen Dünya Liderleri rahat rahat geçsin diye boğaz ve haliç deniz trafiği ulaşıma kapatılıp vapur ve teknelerin seyri engellenmiş ve birçok İstanbul'lu zamanında işyerlerine ya da okullarına gidememiştir.

İstanbul'da seyahat etmek gerçekten çok zor.

14 Mart 2009 Cumartesi

Metrobüs köprüyü geçti !


Malesef öyle. Malesef diyorum çünkü Metrobüs için ayrılan şeritler nedeniyle Boğaziçi Köprüsü trafiği daha da içinden çıkılmaz bir hal aldı.

Kadıköy - Taksim arası İett otobüsüyle 30-45 dakika civarında tutan seyahat süresi Metrobüs sayesinde en az 60 dakikaya yükseldi. Kendi araçları ile seyahat edenler için ise tam bir işkence.

13 Mart 2009 Cuma

Hey Taksi !


İett Halk Otobüsü, daha Karaköy durağına tam yanaşmamıştı. Şöför sanırım yolcularını yolda indirmek istemiyordu. Kısa bir beklemeden sonra, durağa tam yanaşamasa da biraz yaklaşıp kapılarını açtı. Tam son basamaktan ayağımı yere koyacağım, ayağım havada kaldı. Durak ile otobüs arasına giren bir taksi benim sağ bacağım olmadan yaşamama sebep olacaktı. Otobüsün durağa yanaşamamasının da sebebi taksilerdi !